Tasarruf Yerine Daha Fazla Harcıyorsanız, Bu Gerçekler Sizi Şaşırtabilir

Ekonomik belirsizliklerin hüküm sürdüğü bu dönemde, bazı kişiler hala "yarın ne olacağı" kaygısı olmadan alışveriş yapma dürtüsüne sahip. Bu davranışın bir adı var: Doom spending sendromu. İngilizce’de "doom" (kıyamet) ve "spending" (harcama) kelimelerinin birleşiminden türetilen bu terim, bir tür kontrolsüz harcama alışkanlığını ifade ediyor.

Peki, kriz zamanlarında harcama çılgınlığını nasıl engelleyebiliriz? Doom spending sendromu nereden kaynaklanıyor? Ekonomik belirsizlikler ve kişisel stres gibi olumsuz faktörler, bireyleri gereksiz yere fazla harcama yapmaya itiyor. Özellikle küresel ekonomik krizler, işsizlik oranındaki artış, enflasyon, siyasi belirsizlik gibi durumlar kişilerin gelecekle ilgili kaygılarını arttırarak, güvence altına almak amacıyla harcamaların artmasına neden olabiliyor. "Yarın bu parayı harcayamam, şimdi alayım da dursun" gibi düşünceler bu durumun temelini oluşturuyor. Bu noktada hepimizin zaman zaman "kıyamet harcaması" yapmaya meyilli olabileceği söylenebilir.

Ekonomik sebepler dışında, ailevi, sosyal ve iş hayatındaki stresler de alışverişi bir tür kaçış yolu olarak öne çıkarabiliyor. Bu geçici rahatlamanın etkisiyle, insanlar harcama yapmaya yönelebiliyor. Ancak bu durumu tetikleyen en büyük unsurlardan biri de dijital pazarlama ve tüketim kültürü. Online alışverişin kolay erişilebilirliği, sürekli yeni fırsatlar ve reklamlar, bu sendromun yayılmasına neden oluyor.

Sosyal medya ise benlik algısını etkileyerek alışverişi bir kıyaslama aracına dönüştürebiliyor. İnsanlar, başkalarının hayatını gördükçe, kendi yaşamlarıyla kıyaslama yapıp duygusal olarak tatminsizlik hissedebiliyor ve "Onlar alabiliyorsa ben de alabilirim" diyerek alışverişe yönelebiliyor.

Peki, bu sendromun etkileri neler? Aşırı harcamalar, bütçenin aşılmasına ve borçlanmaya yol açabiliyor. Uzun vadede finansal kriz ve plansız harcamalar nedeniyle önemli hedeflere ulaşmak zorlaşabiliyor. Kısa vadede rahatlama hissi oluşsa da, bir süre sonra pişmanlık ve stres duyguları kendini gösterebiliyor.

Bu durumu nasıl yönetebiliriz? İlk adım duygusal farkındalık geliştirmek olmalı. Alışveriş yapma ihtiyacı hissettiğinizde, duygusal durumunuzu değerlendirip farklı başa çıkma mekanizmaları geliştirebilirsiniz. Ayrıca, bütçe planlaması yaparak gelirinize uygun bir harcama düzeni oluşturmak da oldukça etkili bir yöntem. Gereksiz harcamaları engellemek için kredi kartı kullanımını sınırlamak, harcama bilincinizi arttırabilir. Araştırmalara göre, nakit ödeme yapmak, kredi kartıyla yapılan harcamalardan daha az harcama yapılmasına yol açabiliyor.

Çevrim içi alışveriş sitelerinden uzak durmak da önemlidir. Bildirimleri kapatmak, e-posta bültenlerine abone olmamak ve kredi kartı bilgilerinizi online sitelerden kaldırmak, alışveriş dürtülerini kontrol altına almanıza yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, geleceğin belirsizliği karşısında anı yaşamak cazip olsa da, finansal ve duygusal sağlığımızı korumak adına bütçemizi dikkatli yönetmek, en doğru yol olacaktır.

Anasayfa Giriş Yap